12 Ağustos 2009 Çarşamba

vah ki wah!

"sevim ilen göz göze"; valla memnun olurdum göz göze bakıp dursalar bi süre sonra kalkıp gitseler ama maalesef baya bi gevezeler. hani "ne durumdayız, globalleşme macerasının neresindeyiz?" sorularına inşallah cevap değildir bu akşam şahit olduğum TV proğramı.

adının Sevim olduğunu şıp diye anladığım bi proğramcı, karşısında soldan sağa: bi müzisyen, bi tiyatrocu, bi çizer (karikatürist), bi de yazar. bakarmasınız ekibe sanatın her kolundan bi numune, misal nuhun gemisine koy sanat biter diye korkma. ha komiklik olsun diye yalandan kurgulamadım, hatta yazar hariç isimlerini hepinizin bildiği tipler.

proğramı hazırlayan ve de sunan kişinin yerine koyun kendinizi. karşınıza almışsınız müzisyeni, tiyatrocuyu, karikatüristi, yazarı . ne konuşurdunuz bu muhterem sanatçı tayfasıyla, ya da ne için çağırmışsınızdır.

"Sevim" elindeki kağıttan okuyor "dünyanın en zengin hayvanı bi alman kurduymuş sahibi ölmüş köpeğede milyon dolar bırakmış." ve arkasından soruyor, "hayvanlara miras bırakılması sizce doğrumu" (yeminle)

daha kötüsü var; tiyatrocu cevaplıyor "benim kanaatim, insanlara bırakılması genelde" ardından karikatürist komiklik yapmaya çalışıyor, müzisyen ben amerikada mastırımı yaparken diye başlayan cümleler kuruyor.

velhasılı kelam , "ço çok fena". bunların arkasından da facebooktan kanburu cıkmış bi nesil geliyo o daha bi "fena".