19 Ağustos 2010 Perşembe

Hans HolBe(y)in 1497-1543 ( hüvel baki )


Güzelzanaatler fakültesi (marmara) giriş sınavındayım (1994) ilk iki sınavı kuzu gibi seke seke almış 3. ve son sözlü görüşmeye giricem, kapıda kendimden fevkalade emin bi şekilde sıramı bekliyorum. İçeride türk resim sanatının önde koşan neferleri boncuk gibi dizilmiş, girene "ne geldin la buraya?", "napcan ressam mı olacan?" gibi şeyler soruyolar. az sonra kapıdan, gevşek hatta az önce orgazm olmuş gibi bi tip cıkıverdi. al al olmuş yanaklarını şişirip, gözlerinide yukarı yukarı kaydırıp derin bi oh çekti ve "harikaydı" deyiverdi. diğer sanatçı adayları arsız paparazzi muhabbirleri gibi gevşeğin etrafını sarıp "ne sordular, ne sordular" diyerek inlediler. Gevşek "bitane sakallı vardı, "hangi takımı tutuyosun, neea fener mi " dedi, hep futboldan konuştuk, dosyamıda cok beğendiler galiba" dedi. "noluyo lan" dedim içimden 2 senedir desen çalışıyorum, deli gibi sanat tarihi okuyorum sırf bu mülakat için, futbolmu konuşuyolar milletle. "erkan abi hayırdır" dedim "ne futbolu, ne topu". erkan "he he dosyayı beğenmemişler muhabbeti sallamışlar, bizim hocalar alem ya" dedi gülerek (bu arada erkan beni sınava hazırlayan desen hocam, aynı zamanda okulda resim 4. sınıfta ). ardından ismim anons edildi ve jürinin karşısına oturdum, dosyamı daha doğrusu dosyalarımı serdim önlerine. Biri "ne cok şey var, güzeel" dedi . çizimler, kolajlar elden ele verildi, öğüldü . uzun uzun "hımmm, hımmm" yapıldıktan sonra tamda erkanla çalıştığımız gibi hocalardan biri "söyle bakalım beğendiğin bi ressam varmı" diye sordu. tereddut etmeden "holbein" dedim. sakallı, iri, yeşil gözlü başka bi adam gözleri ışıldayarak "neden" dedi. her şey erkanın dediği gibi gelişiyordu "jüride Mehmet Özer ' de olacak Holbein'i sever , sorarlarsa holbeini beğendiğini söyle" demişti. "çünkü..." dedim " adam dönemine göre farklı, bi sanatçının olması gerektiği gibi yenilikçi vıt vıt vıt.." diyerek devam ettim. Mehmet özer "ne gibi mesela" dedi. "elçiler isimli tablosu var mesela, bi sürü sembol le dolu , tıpkı döneminde ki ressamlar gibi bize resmettiği kişiler hakkında bilgi veren objeler çizmiş. ama biri varki cok farklı ben çözemedim esrararengiz bişey, durduğu yer bile garip resme ait olmayan sonradan monte edilmiş gibi..." derken Mehmet hoca "soyut bi form o, sembolik bişey değil". İşte o an tek kelime etmeden koşarak kaçmalıymışım oradan. kim bilir belki şu an iyi bi marangoz veya migros mağazalarından birinde şef olabilirdim. niyemi?

2 yorum:

ilgiyeihtiyacımvarlan dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
b'locked dedi ki...

ben yine anlamadım
"resmin çıktısını alırken başka birinin illustrasyonu olan bu resmin çıktısını almışım
onu da resme ait sanmışım"
demek istiyorsunuz gibi bir anlam çıkarabildim ancak
hadi o olsa bile internet o zaman o kadar var mıydı ?